-
Meltem Mah. 3850. Sk. Belgen Sitesi D:7 Blok K:4 D:10 Muratpaşa/Antalya
Meltem Mah. 3850. Sk. Belgen Sitesi D:7 Blok K:4 D:10 Muratpaşa/Antalya
Birçok aile için, anaokuluna alışma süreci sancılı bir dönemdir. Özellikle veda zamanı geldiğinde bir çocuğun gözyaşları içinde annesinin ya da babasının gidişini protesto etmesi, onlar gitmesin diye haykırması yürek burkan ve her iki taraf içinde çok zor anlardır. Peki, bu hep böyle olmak zorunda mıdır? Bir çocuğun kreşe ya da yuva hayatına alışmasının daha kolay bir yolu yok mudur? Bunlar üzerinde konuşacağız bugün. Her çocuk annesiyle ve babasıyla bir bağlanma stili kurmuş vaziyettedir. Ve hayatının belli başlı dönemlerinde bu bağlanma ayrışmalıdır ki çocuk özerklik kazansın. Bir birey olarak hayatına devam edebilsin. Kreşe başlama, ilkokula başlama, üniversiteye gitme, işe başlama evlenme…
Bağlanma dediğimiz şey kısaca kişinin tüm hayatına etki edebilen bir durum ve bunu en başta sağlıklı oluşturmak ve aynı zamanda sağlıklı ayrıştırmak en işlevsel olanıdır.
Bu ayrışmayı tadacağınız bir nokta da çocuğunuzun kreşe başlama dönemidir. Bu dönemde çocuğunuzu kreşe alıştırmakla ilgili süreçte adım adım ilerleyebilirsiniz. Örneğin birlikte kreşe gidip 1. gün 1 saat, 2. gün 2 saat ve 3. gün 2-3 saat boyunca çocuğunuza eşlik etmenizde fayda vardır. Bu sayede çocuk, annesinden aldığı güvenle yeni ortamını, öğretmenini ve arkadaşlarını tanır ve terk edilme korkusu yaşamadan etrafını keşfetmek için motive olur. Öte yandan öğretmen de çocuğu gözlemleme ve onunla yavaşça ilişki kurma fırsatı bulur. Çocuk, bu alışma süreci içinde kreşteki diğer çocuklarla oynaması için zorlanmamalı ve aktivitelere katılması onun isteğine bırakılmalıdır. Anne ya da baba çocuğun yeni ortamında bulunarak güven telkin eder.
İlk adımı oturttuktan sonra amacımız çocukla öğretmeni arasında oluşan güven ilişkisinin sağlamlaştırılması olmalıdır. Çocuk kabul ettiği sürece öğretmen onunla yakın bir ilişki kurar, ona öğle yemeğini yedirir, onunla oynar. Bütün bunlar sırasında ebeveyn kendini arka planda tutar ve aktif olarak hiçbir şeye karışmaz. Sadece fiziksel olarak oradadır. İlk ayrılık denemesi çocuğun nabzına göre yaşanır. Yarım saat gibi kısa bir süre için ebeveyn çocuğuna veda eder ve çocuğun kendisini göremeyeceği yakın bir yerde bekler. Bu ilk ayrılık denemesinde çocuğun vereceği tepki, onun yuvaya alışma süreciyle ilgili ilk ipuçlarını da verir. Eğer çocuk, annesinin gidişinden aşırı rahatsız olmuyorsa ve kendi başına aktif davranabiliyorsa muhtemelen kreşe uyum süreci tamamlanacaktır. Ama çocuk annesinin gidişini protesto ediyorsa, peşinden gidip ağlıyorsa ve öğretmeninin onu teselli etmesine izin vermiyorsa alışma süreci muhtemelen birkaç hafta gibi bir zaman zarfında tamamlanacaktır. İlk ayrılık denemesi yapıldıktan sonra bu alıştırmalara devam edilir ve çocuğun tepkisine göre ebeveynin yuvaya dönüş süresi uzatılır. Böylece çocuk günden güne daha uzun sürelerle kreşte tek başına kalmaya başlar. Çocuğun annesine ya da babasına ihtiyaç hissetmesi durumunda ebeveyn hemen ulaşılabilir mesafede olmalıdır; örneğin kreşin bahçesinde ya da yan odalardan birinde bekleyebilir.
Ayrılık denemelerinde çocuk olumlu gelişmeler göstermişse eğer bu son evrede ebeveyn artık kreşten tamamen ayrılabilir. Yine de ilk zamanlar ebeveyn gerektiğinde her an telefonla ulaşılabilir konumda ve tekrar kreşe dönebilecek mesafede olmalıdır. Bu evrede çocuk, annesinin gitmesini istemeyebilir ama önemli olan annesi ona veda ettikten sonra öğretmeninin kendisini teselli etmesine izin vermesidir. Eğer öğretmen çocuğa güven verip onu sakinleştirebiliyorsa, çocuğun öğretmene bağlanmaya başladığını ve artık yeni kreş hayatına alıştığını kabul edebiliriz.
Bu tarz bir ilerleyiş sizin eğitimciyi daha yakından tanıma fırsatı da sağlar. Unutmayın çocuklar kreşteki oyuncaklara, arkadaşlara veya etkinliklere bağlanmaz. Çocuk öğretmene bağlanır. Bu noktada iyi bir eğitimciyle çalışmak çok önemlidir.
Çocuğun yuvaya alışma sürecindeki en önemli faktörlerden biri de onun yaşı ve karakteridir. Bu noktada anlayış ve hoşgörü çok önemlidir. Bazı çocuklar yeni bir ortama alışmak için sadece birkaç güne ihtiyaç duyarlarken bazıları birkaç haftaya ihtiyaç duyabilirler. Bu yüzden her çocuk farklıdır, özeldir ve bir diğeriyle kıyaslanmamalıdır.
Anne ya da baba çocuğuna veda etmeden asla ortadan kaybolmamalıdır. Örneğin; çocuk o sırada güzel bir oyuna daldığı gerekçesiyle ona veda etmeden giderse ebeveyn, onun kendisini terk edilmiş gibi hissetmesine neden olabilir ve çocuk bir dahaki sefere o fark etmeden gider kaygısıyla, annesini ya da babasını yanından hiç ayırmak istemeyebilir. Böylelikle süreç daha zor bir hale gelebilir. İlk ayrılık denemesinde çocuk ağlasa bile kısa süreliğine ebeveyn gitmelidir. Ebeveynin dönüş süresi çocuğun tepkisinin şiddetine göre uzatılıp, kısaltılmalıdır. Çocuk çok ajite edilmemelidir. Kreşe alışma evresinde ebeveyn her zaman için ulaşılabilir olmalıdır ki, çocuk zorlandığında annesinin ya da babasının her zaman geri gelebileceğine olan güveni sarsılmasın.
Küçük çocuklar “yakında” ya da “birazdan” gibi zaman zarflarını anlamayabilirler. Bu yüzden örneğin ebeveyn çocuğa öğle yemeğinden sonra geleceğini söyleyebilir (ama öğle yemeğini bitirdikten sonra değil) ve buna benzer verilen her söz mutlaka tutulmalıdır ki çocuğun annesinin ya da babasının sözüne olan güveni pekişsin.
Çocuk yuvaya başlamadan önce ona yuva ortamını anlatan resimli kitaplar okunabilir. Kreşin nasıl bir yer olduğundan, orada neler yapabileceğinden bahsedilebilir. Bunları yaparken kreş olduğundan daha harika bir yermiş gibi gösterilmemelidir. Yoksa çocuk daha sonra hayal kırıklığına uğrayabilir. Kreşe başlamadan önce kreşle ilgili alınacakları (okul çantası vs.) aile, çocuğuyla birlikte onun seçmesine izin vererek halledebilir.
Çocuğun kreşe giderken sevdiği ve bağlı olduğu bir oyuncağını yanına alması ona güven telkin edebilir. Ev hayatından kreş hayatına geçiş süreci bir çocuğun güvenle bağlandığı ailesinden ve de ortamından ilk ayrılık denemesidir. Ve hiçbir ayrılık bir çocuk için kayıp duygusuna ya da terk edilmişlik hissine dönüşmemelidir.
Psk. Nezihi Ünal